Fed'in bilanço küçültmesi sermaye akışını zora sokabilir

Fed'in bilanço küçültülmesi nedeniyle tahvil faizlerindeki yukarı yönlü hareketin, gelişen piyasalara sermaye akışını zora sokabileceği belirtiliyor.

Abone ol
Abone ol Haberi dinle

Küresel piyasalarda ABD Merkez Bankası (Fed) kararları sonrası volatilitenin arttığı ve doların güçlendiği dikkati çekerken, verilen mesajların tutarlılık sergilemesinin piyasalar açısından pozitif olduğu, buna karşın bilanço küçültülmesi nedeniyle tahvil faizlerindeki yukarı yönlü hareketin, gelişen piyasalara sermaye akışını zora sokabileceği belirtiliyor.


Küresel piyasalarda merakla beklenen ve kararları dün açıklanan Fed Açık Piyasa Komitesi (FOMC), yüzde 1,00-1,25 aralığında bulunan faiz oranında değişiklik yapmazken, bilanço normalleşmesi programı kapsamında azaltıma gitmeye ekim ayında başlayacaklarını bildirdi.


Kasırgalar sonrasında, ABD'de ekonomik büyümeye ilişkin tedirginliklere de "ciddi bir etki beklemiyoruz" ifadesiyle son veren FOMC'nin, ekonomik projeksiyonlarda, uzun vadeli federal fonlama oranı tahminini yüzde 3'ten yüzde 2,8'e düşürmesi diğer bir önemli detay olarak öne çıktı.


Kararlar sonrası açıklamalarda bulunan Fed Başkanı Janet Yellen da piyasalarda dalgalanmalara yol açan bilanço küçültmesinin kademeli ve tahmin edilebilir şekilde yapılacağını, söz konusu program konusunda haziran ayında belirtildiği gibi ilerleyeceklerini söyledi.


Analistler, enflasyon ve ekonomik büyümeye ilişkin tedirginliklere karşın Fed'in yıl sonuna kadar bir faiz artırımı yapması konusunda kararlı olduğuna işaret ederek, Yellen başkanlığındaki Fed'in, verdiği mesajlar bakımından tutarlılık sergilediğine dikkati çekti.


Yellen'ın açıklamalarının piyasalarda "şahin" olarak değerlendirildiğini de aktaran analistler, gelişmeler sonrasında uluslararası piyasalarda güçlenen dolar ve yükselen tahvil faizlerinin takip edilmesi gerektiğini vurguladı.


Konuya ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Halk Yatırım Araştırma Direktörü Banu Kıvci Tokalı, kasırgaların ekonomik aktivitedeki olumsuz etkisi ve enflasyonun hedefin altında seyretmesi gibi unsurlara karşın Fed'in, faiz artırımlarının devamı ve bilanço küçültülmesine başlanması konularında kararlılığını sürdürdüğünü söyledi.


Bu yıl bir, gelecek yıl 3 faiz artırımı beklentisinin korunduğuna işaret eden Tokalı, şunları kaydetti:


"Bu yılın sonunda yapılması beklenen faiz artırımını destekleyen Fed üye sayısının arttığını görüyoruz. Piyasa üzerindeki etkisine baktığımızda, gerek büyümeden gelen bazı zayıflama sinyalleri gerekse de enflasyon ve ücretlerin ılımlı seyretmeye devam etmesi gibi nedenler, faiz artırımlarının devamı konusunda hala soru işaretlerinin olduğunu gösteriyor. Bilanço küçültme operasyonunun son derece küçük adımlarla başlayacak olması da bu konuda rahat bir tavır sergilenmesine neden oluyor. Ancak küresel likiditenin azaltılmaya başlanmasıyla finansal varlıklar üzerindeki fiziki etkisinin gerçekten ılımlı mı kalacağı konusunda temkinli olunması, özellikle gelişen piyasalara sermaye akımıyla ilgili daha zorlu bir dönemin bizi beklediği olasılığının gözden kaçırılmaması gerektiğini düşünüyoruz."


"Fed, beklentilerden bir miktar şahin bir tutum sergiledi"


Turkey Macro View (TMV) Consulting Yönetici Direktörü İnanç Sözer de Fed'in, aralıkta faiz artırımı konusunda kararlı bir tutum ortaya koyduğunu ancak beklentilerden bir miktar "şahin" tutum sergilediğini ifade etti.


Bilanço küçültme operasyonuna ekimden itibaren kademeli bir şekilde başlanacağını anımsatan Sözer, "Son dönemdeki kasırgalara rağmen sürpriz bir şekilde ekonomik büyüme tahminini 2017 yılı için yüzde 2,2'den yüzde 2,4'e yükselten Fed, çekirdek enflasyon tahmini ise yüzde 1,7'den yüzde 1,5'e çekti. Ekimden itibaren her ay 6 milyar dolarlık Hazine tahvili ve 4 milyar dolarlık mortgage destekli tahvil alımını yenilemeyecek olan Fed, bu miktarları her 3 ayda bir artırarak sırasıyla aylık 30 ve 20 milyar dolara kadar yükseltmeyi planlıyor." diye konuştu.


Sözer, karar sonrası ABD'de iki yıllık tahvil getirisinin yüzde 1,45'i aştığını, doların küresel çapta yüzde 1'e yakın değerlendiğini belirterek, "Gelişmekte olan ülke kurlarındaki değer kaybına paralel dolar/TL de yeniden 3,50'nin üzerine çıktı. Her ne kadar ilk tepkisi sınırlı kalmış gibi görünse de, 4,5 trilyon dolarlık Fed bilançosu küçülmeye başladıkça ABD tahvil getirilerinde yukarı yönlü baskıların artacağını ve bu durumun küresel çapta doları değerlendireceğini tahmin ediyoruz." ifadelerini kullandı.


"Fed sonrası küresel risk iştahı majör bir değişikliğe uğramayacak"


DenizBank Yatırım Hizmetleri Grubu Strateji Yönetmeni Orkun Gödek ise Fed'in eylül ayı toplantısında piyasa beklentilerine paralel bir şekilde faizlerde değişikliğe gitmediğini, detayları haziran ayında açıklanan bilanço operasyonunun ise ekim itibarıyla başlayacağını anımsattı.


Büyüme ve enflasyon konusunda Fed'in kendisinden emin bir tavır sergilediğini vurgulayan Gödek, şunları ifade etti:


"Fed, kendi çizdiği patikada ilerlemeye devam ettiği mesajını verdi. Fed sonrasında küresel risk iştahının sadece bu nedenle majör bir değişikliğe uğrayacağı kanaatinde değiliz. Ekim veya aralık ayında Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) atabileceği adımların beklentisi ile dolardaki fiyatlamalar ilk etapta değişiklik göstermeyebilir. Bu nedenle avro/dolar paritesindeki pozisyonlanmanın 1,18 seviyesi aşağı yönde kırılmadan ve kapanış gerçekleştirmeden dolar lehine döndüğünü düşünmeyeceğiz. Esasen benzer düşünceyi Türk lirası cinsinden fiyatlanan varlıklar için de düşünüyoruz. Ancak Erbil'in düzenleyeceğini açıkladığı 25 Eylül'deki referandum nedeniyle ek baskı unsuru oluşmaya devam edebilir."


Gödek, Fed sonrasında Borsa İstanbul'da çok negatif bir seyir beklemediklerini aktararak, dolar/TL tarafında ise kısa vadede 3,55'in üzerinde kalıcılık öngörmediklerini bildirdi. 

Kategoriler Ekonomi
Yorumlar