Türkiye'nin büyümesi piyasaya umut verdi

Türkiye'de Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) bu yılın ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre sabit fiyatlarla yüzde 3,8 artarak piyasa beklentilerini aştı.

Abone ol
Abone ol Haberi dinle

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, GSYH yılın ikinci çeyreğinde yüzde 3,8 artarak AA Finans'ın "Büyüme Beklenti Anketi"ne katılan ekonomistlerin beklentilerinin ortalaması olan yüzde 3,4'ün üzerine çıktı.


Analistler, beklentileri aşan büyüme verisinin, henüz yılın geri kalanına ilişkin tahminlerde bir revizyonu gerektirmediğini, ancak aşağı yönlü riskleri sınırlanmasıyla piyasalara umut verdiğini ifade ediyor. Büyüme verisinde, üretim tarafında sanayi üretimi, harcamalar tarafında ise iç tüketim harcamalarındaki artışın dikkati çektiğini aktaran analistler, yılın geri kalanı için yurt dışındaki ekonomik gelişmelerin ticaret kanalı ile büyüme verisi üzerinde belirleyici olacağını tahmin ediyor.


Konuya ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Ata Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Cemal Demirtaş, ikinci çeyrekte büyüme rakamlarının genel olarak piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleştiğini belirterek, "Üçüncü ve dördüncü çeyrekte kurların etkisiyle büyümede bir yavaşlama söz konusu olacaktır. 2015 yılı için yüzde 2,7'lik bir büyüme beklentimiz var" dedi.


Demirtaş, büyümenin genel olarak piyasa beklentilerinin üzerinde geldiğini belirterek, 3,8'lik artışı piyasalar açısından olumlu bir rakam olarak değerlendirdi. Türkiye'de ikinci çeyrekte sanayi üretiminin ilk çeyreğe göre daha yüksek bir artış gösterdiğine dikkati çeken Demirtaş, bunun da büyümeye olumlu katkısı olduğunu vurguladı.


Komşu ülkelerdeki karışıklıkların dış ticarette etkisini gösterdiğini ifade eden Demirtaş, şöyle konuştu.


"Üçüncü ve dördüncü çeyrekte kurların etkisiyle büyümede bir yavaşlama söz konusu olacaktır. Toplam yıl için yüzde 2,7'lik bir büyüme beklentimiz var, bu da yılın ikinci yarısı için yüzde 2,4'lük bir büyümeye işaret ediyor. Ama Türkiye ekonomisi şu anda her şeye rağmen esnek büyüme gösteriyor. İçerideki siyasi istikrar, ABD Menkez Bankası'nın (Fed) faiz kararları üçüncü ve dördüncü çeyreği etkileyecektir. İkinci çeyrekte şirketlerin performansları da iyiydi. Kurlardaki bu ciddi hareket büyümeyi bu yılın ikinci yarısında biraz düşürecektir diye baz almalıyız.


Piyasa Fed'in faiz artıracağı varsayımı ile hareket ediyor. Bu bizim gibi ülkelerden para çıkışı anlamına geliyor. Şu anda zaten kurların reaksiyonu içerideki olaylardan çok dışarıdaki olaylara bağlı gerçekleşiyor. Bunu sindirdikten sonra yeniden para girişi olacaktır. Orada da Türkiye'nin içerisindeki istikrara bakılacaktır. Bu sebeple herkes üretimde bir frene basacaktır. Yılın ikinci yarısında büyümede bir yavaşlama olsa da belirsizliklerin kalkması ile birlikte 2016'nın ortasından itibaren daha makul yukarıya doğru bir büyüme seviyesine ulaşırız diye düşünüyoruz."


"Yıl sonunda dolar kuru tahmini 3,08"


Demirtaş, "Reel efektif döviz kuru endeksi geçen ayın sonu itibariyle 95 seviyesindeydi. O günden bu güne yüzde 5 daha geriledi. Şu anda 90 seviyesinde. Bu rakam 2003'ten beri en düşük seviye. Bu ne demektir 'TL bu ortamda çok fazla değer kaybetti'. Ama öyle bir hale geldi ki artık ortada tahminler uçuşuyor. Bizim yıl sonu tahminimiz dolar için 3,08, avro için de 3,48" değerlendirmesinde bulundu.


Önümüzdeki günlerde Fed'in faiz artırmasını buna bağlı olarak da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) faiz artırmasını beklediklerini dile getiren Demirtaş, bu adımlardan sonra piyasaların biraz daha rahatlayacağını düşündüklerini dile getirdi.


DenizBank Özel Bankacılık Grubu Sermaye Piyasası Araçları Satış Yönetmeni Orkun Gödek ise yılsonunda büyümenin yüzde 3 seviyesinin aşağısında kalabileceğini belirtti. Büyümede itici gücü olarak iç tüketim harcamalarının ön plana çıkarken, beklendiği şekilde ağırlığın özel kesimde oluştuğunu ifade eden Gödek, yatırımların uzun bir aradan sonra 2,5 puanlık ek katkı sağlarken, özel kesimin ağırlığının burada da kendisini göstermiş olduğunu aktardı.


Gödek, yılın geri kalan döneminde TL'nin hızlı değer kaybına paralel özel kesim tüketim ve harcamalarında bir miktar azalış görülmesini şaşırtıcı karşılamamak gerektiğini dile getirdi. Net ihracat performansının eksi bölgede kalmaya devam ettiğini vurgulayan Gödek, şunları kaydetti:


"Sepet kur bazında görülen yükseliş hareketine rağmen ihracatın pozitif etkisinin olmaması kur ve ihracat arasında sıkı bir ilişki olduğuna dair düşüncelere cevap vermiş gibi görünüyor. Stok kaleminin negatif katkısı sanayi üretimindeki azalışı destekliyor. Büyümenin bileşenleri kalitesi açısından soru işaretleri uyandırmaya yetiyor. Tüketim motorunun çalışması gelecek dönem içerisinde TCMB'nin faiz silahını tercih ederek yerel para birimini savunma olasılığını azaltıyor. Zira, faiz maliyetinin arttığı ve tüketiciye yansıdığı bir ortamda büyümede tüketim kaleminin de feda edilebileceği riski şu an için düşük görünüyor. Yılın geride kalan dönemleri açısından büyümenin hala aşağı yönde riskleri taşıdığı düşüncesi ağır basıyor. Yılsonunda büyümeyi yüzde 3 seviyesinin aşağısında görebiliriz."


Rabobank Gelişmekte Olan Piyasalar Kur Stratejisti Piotr Matys de Türkiye'de büyüme hızının ilk çeyreğe göre arttığını dikkati çekerek, yıl sonunudaki yüzde 3 civarında büyüme gerçekleşeceği öngörüsünde bulundu.


Düşük petrol fiyatlarının Türk ekonomisi için avantaj olacağını belirten Matys, ancak değer kaybeden TL'nin bu avantajı biraz sınırlayabileceğini ifade etti.

Kategoriler Ekonomi
Yorumlar