"Aylık 894 TL taksitle ev sahibi olma imkanı sağlayacağız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülke genelinde 100 bin sosyal konutun inşa sürecinin başlayacağını belirterek, "Aylık 894 TL'den başlayan taksitler ve 240 aya varan vadelerle ev sahibi olma imkanı sağlayacağız" dedi.

Abone ol
Abone ol Haberi dinle

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 100 Bin Sosyal Konut Tanıtım Toplantısı'nda konuştu.

Projeye öncülük eden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile finansmanına destek veren Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkililerini tebrik eden Erdoğan, böylece 17 yıldır sürdürdükleri şehircilik hamlesine yeni bir altın halka daha eklemiş olduklarını söyledi.

Bugüne kadar TOKİ vasıtasıyla yüzde 90'ı sosyal konut vasfında 857 bin konut inşa edildiğini bildiren Erdoğan, ayrıca 24 bin derslikli okullar, 40 bin yatak kapasiteli hastaneler, bine yakın ticari iş yeri, kamu kurumlarının hizmet binaları, stadyumlar, çok sayıda sosyal ve kültürel tesisin TOKİ tarafından ülkeye kazandırıldığını, ülke genelinde 96 millet bahçesinin de TOKİ tarafından inşa edildiğini belirtti.

Bu yılın ilk aylarında 250 bin sosyal konut kampanyası çerçevesinde başlatılan ilk 50 binlik konut projesinin vatandaşlardan büyük ilgi gördüğünü ifade eden Erdoğan, "Biz de hem sayıyı artırmaya hem de kampanyayı sürekli hale getirmeye karar verdik. Bugünkü tanıtım töreniyle 2020 programımız kapsamında ülkenin 81 vilayetinde 100 bin sosyal konutun da inşa sürecini başlatıyoruz. İnşallah yılbaşı itibarıyla temeli attıktan sonra azami 1 ila 1,5 yıl çinde konutları bitirip sahiplerine teslim edeceğiz" diye konuştu. 

Hedeflerinin bundan sapma olmaması ve vatandaşların zemin artı 2, zemin artı 3 ya da zemin artı 4 olmak üzere bu binalara yerleşmeleri olduğuna değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunu sağlamak suretiyle hem depreme dayanıklı hem de görünümü itibarıyla gerçekten kadim tarihimizdeki mahalle kültürünü yeniden hakim kılmanın adımlarını atmış olacağız. Bu projelerle vatandaşlarımıza yüzde 10 peşinatın ardından kalan tutarın tamamı için aylık 894 liradan başlayan taksitler ve 240 aya varan vadelerle ev sahibi olma imkanını sağlayacağız. Böylece 100 bin dar gelirli ailemizin kira öder gibi konut sahibi olabilmelerini temin edeceğiz. Bu konutlar 2 artı1 brüt 75 ve 85 metrekare ile 3 artı 1 brüt 100 metrekare olarak projelendirilecektir. 100 bin konutluk bu projenin toplam yatırım bedeli yaklaşık 17 milyar 300 milyon lirayı buluyor."

Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak: 100 bin konut proje modelinin finansal altyapısını tamamladık

"Sadece ekonomik değil kültürel bakımdan da önemli"

Kampanyanın sadece ekonomik bakımdan değil kültürel bakımdan da önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, projelerin meydanı, camisi, okulu, çarşısı, parkı, yeşil alanı, bina cepheleri ve diğer tüm özellikleriyle geleneksel mahalle kültürünü yaşatacak şekilde tasarlanacağını bildirdi.

Projedeki yapılara ilişkin bazı özellikleri anlatan Erdoğan, Karadeniz Bölgesinde geleneksel yığma taş yapıları andıracak biçimde cephede zemin kat seviyesinde yöresel taş kaplamalar, üst katlarda ahşap hissi verecek ahşap görünümlü kaplamalar ve eğimli çatı saçaklarını destekler nitelikteki eli böğründeler yapmak suretiyle Karadeniz'e özgü yöresel ahşap ve taş yapı elemanlarının karma şekilde kullanılacağını dile getirdi.

Erdoğan, Osmanlı'nın başkentlerini barındıran Marmara Bölgesi'nin ise Türkiye'nin Avrupa'ya açılan kapısı olması nedeniyle bu bölgede hem geleneksel hem modern yapılar inşa edileceğini, depreme dayanıklı, yeşili bol, mahalle kültürünü yansıtan tasarımlar ile kalabalık nüfusun rahatça nefes olabildiği alanlar inşa edileceğini aktardı.

Ege Bölgesi'nde iklim koşullarına uygun, açık renkli cephe kaplamaları ve boyamaları, cephede derzlemeler, ahşap görünümlü kat silmeleri ile dikmeler, yer yer cephe süslemeleri ve kiremit çatılarıyla Ege'nin geleneksel zarif dokusuna uygun nitelikte çözümlemeler yapılacağına değinen Erdoğan, Akdeniz'de de bölgenin kıtaları aşan iklimiyle barışık, güneş ışınlarını yansıtacak canlılıkta doku ve renkleriyle sade ve yalın cephe çizgileri, yer yer teras, yer yer eğimli çatılarıyla geleneksel kemerli pencereler ve ferforje işlemeleriyle Akdeniz mimari kültürünün yaşatılacağına işaret etti.

İç Anadolu'da kıvrımlı yolları, şirin sokakları, ahşap süslemeli bitişik düzenli yapıları, cumbalı evleriyle örf adet ve gelenekleri yaşatan mahalle kültürünü benimseten konutlar yapılacağı bilgisini veren Erdoğan, Doğu Anadolu'da karasal iklimin gündüz sıcak gece soğuk tavrına ve arazinin zor şartlarına cevap verebilecek nitelikte cephe unsurlarının bölgenin yapısına uygun malzemelerden seçilmesine özen gösterileceğini ifade etti.

Erdoğan, genellikle eğimli çatılar ve geniş saçaklarıyla taş dokulu pencere söveleri ve kat silmeleriyle bölgenin mimari diline uygun tasarımlar yapılacağını anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Güneydoğu Anadolu için de yöresel taşların hakim olduğu cephe kaplamaları ve motif işlemeleri esas unsur olmakla birlikte yer yer kullanıma uygun düz damların ve büyük balkonların, yer yer eğimli metal çatıların ve geniş saçakların yanı sıra mahremiyet unsurlarının ön planda tutulduğu yerleşim planı kararlarının alındığına dikkati çekti.

Yakın tarihte ülkenin yaşadığı, ekonomik ve sosyal krizlerin diğer alanlarla beraber şehirler üzerinde de olumsuz etkiler yarattığının altını çizen Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu: "Hiç şüphesiz bu menfi etkilerin başında çarpık kentleşme gelmektedir. Bizim 17 yıldır ortadan kaldırmaya çalıştığımız çarpık kentleşme sorunu 1950'lerden itibaren başlayan çoğu ekonomik sebepli düzensiz göçlerin sonuçlarından bir tanesidir. İnsanoğlu göğe yakın değil toprağa yakın yaşamalıdır. Ama öyle konutlar yapıldı ki 20-30-40-50 kat bu binaların içerisinde yaşamak mümkün değil. Bu bizim komşuluk hukukumuzu da ortadan kaldırdı. Aynı binanı içinde yaşıyor ama birbirlerini tanımıyor. Komşu ölüyor, diğerinin ondan haberi yok. Bu bize yakışmıyor ve yakışmadı. İşte onun için bizim yeniden o geçmişte olduğu gibi mahale kültürümüzü inşa etmemiz lazım. Bunu inşa ettiğimiz zaman dayanışmamız çok daha farklı olacaktır. Komşuluk hukukumuz çok daha farklı gelişecektir." 

Çeşitli nedenlerle kırsaldan göç eden vatandaşların denetimsizlik neticesinde şehirlerin etrafına "gecekondu" denilen sağlıksız yerleşim yerleri kurduğunu belirten Erdoğan, popülist siyasetçilerin özellikle seçim dönemlerinde göz yummasıyla bu gecekonduların sayısının zamanla daha da arttığını söyledi.

"Belki bu ilk anda hoş geliyor olabilir ama bu aslında oralara yerleşenlere birer ihanetti. Çünkü ne sokaklar sokak, ne alt yapı var. Hiçbir şey yok." ifadesini kullanan Erdoğan, Konya'da yığma bir gecekonduda 3 çocuğun öldüğünü hatırlattı.

Erdoğan, bunlara eyvallah etmenin mümkün olmadığının altını çizerek, şöyle devam etti: "İstanbul gibi bir şehirde ne yazık ki aynı şeyler yaşanıyor. Bunlara on yıllar boyunca yoksulluğu çoğaltan, gelir adaletsizliğini derinleştiren, istikrarsızlık ve güvensizliği artıran politikalar eklenince sorun içinden çıkılmaz hale gelmiştir. 1984'ten itibaren ortaya çıkan bölücü terörle çarpık kentleşme sadece belli şehirlerimizin sorunu olmaktan çıkıp diğer bölgelerimize de yayıldı. Çarpık kentleşme ve gecekondulaşmanın şehirlerimizin sadece yapısını, estetiğini, kültürünü değil, sosyal dokusunu da tahrip ettiğini gördük. Suç oranlarının artmasından uyuşturucu kullanımına, güvenlikten çeşitli sosyal problemlere kadar birçok sıkıntı ile yüzleşmek zorunda kaldık." 

Erdoğan, bir dönem İstanbul gibi megapol şehirlerde devletin adeta hiçbir varlık gösteremediği gettoların, varoşların, kurtarılmış bölgelerin türediğini anımsatarak, marjinal terör örgütlerinin bilhassa 1990'larda bu bölgeleri militan devşirme ve millete baskı kurma aracı olarak kullandığını anlattı. 

Suyun, elektriğin, okulun, temel alt yapı hizmetlerinin olmadığı son derece sağlıksız şartlarda insanların yaşamaya mahkum edildiğinin altını çizen Erdoğan, 1994'te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda karşılarında korkunç bir manzara bulduklarını dile getirdi. 

"İsmi çok güzel ama..."

Erdoğan, havası solunmayan, suyu olmayan ya da içilmeyen, yolları yürünmeyen, çöp dağlarının patladığı, trafik çilesinde gün geçirilen bir İstanbul devraldıklarını anlatarak, özellikle çarpık kentleşme ve gecekondulaşma sorununun İstanbul'da had safhada olduğunu vurguladı.

Türkiye'ye ve İstanbul'a yakışmayan bu tablo karşısında başkaları gibi siyasi popülizme tevessül etmediklerine dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu: "Aynı durum İzmir'de... Kadifekale... İsmi çok güzel ama gecekondulardan geçilmiyor. Hala öyle. Rezillik üstüne rezillik. Ankara'nın ciddi bir kısmı yine öyle. Bütün buralarda 'kentsel dönüşüm, değişim' diyerek ortaya çıktık. Çünkü bunların değişmesi gerekiyordu. Bizim milletimiz en iyisine, en sağlamına, en güzeline, en konforlusuna layıktır inancıyla tek tek sorunların üzerine gittik. İşte 1 milyona yakın TOKİ vasıtasıyla yaptığımız konutlar bunun adımlarıydı. Günden güne büyüyen ve milyonlarca insanımızı etkileyen, hatta yangınlarda, depremlerde vatandaşlarımızın can güvenliğini riske atan çarpık kentleşme sorununa çözüm bulmak için kolları sıvadık. Yıllardır ihmal edilen, hor görülen bölgelere hizmet götürmek, oralardaki kardeşlerimizin hayat standardını yükseltmek için çok yoğun çaba harcadık. Hepsinden önemlisi gecekonduları şehirle, gecekondu sakinlerini de devletle kucaklaştırmanın mücadelesini verdik."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'da KİPTAŞ aracılığıyla şehir genelinde başlatılan toplu konut hamlesinin bugün dünyanın birçok ülkesinde yaşanan gecekondu probleminin çözümüne örnek olduğunu söyledi.

"Şehirler gelişmeye başladı"

İstanbul'daki bu başarılı tecrübeyi son 17 yılda hükümet olarak tüm Türkiye'ye yaygınlaştırma fırsatı bulduklarını belirten Erdoğan, pek çok yerleşim biriminin, çevre düzenlemeleri ve sosyal donatılarıyla, modern yerleşim yerleriyle ilk defa TOKİ projeleri sayesinde tanışmış olduğunu dile getirdi.

Erdoğan, bu projelerin, belediyeler ve özel sektör için bir örnek model oluşturduğuna işaret ederek, pek çok belediye, şirket ve şahsın bu modele uygun projeler geliştirip hayata geçirdiğini anlattı.

Böylece şehirlerin çehresinin değişip, gelişmeye başladığının altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu: "Bilhassa İstanbul, Ankara, Diyarbakır gibi büyük kentlerimizin etrafında pıtırak gibi çoğalan gecekondu sorunu büyük oranda çözüme kavuşturuldu. İşte Diyarbakır... Şöyle bir gezip dolaştığınız zaman bakıyorsunuz, daha fazla gerilere gitmeye gerek yok, 3-5 yıl öncesinin Diyarbakır'ıyla şu andaki Diyarbakır aynı değil. Hele hele binalar bitişik nizam, içinden tüneller açılmış, terör örgütlerinin açtığı bu tünellerle bombalar yerleştirilmiş olan o binaların hepsini yıktık ve şimdi oralara TOKİ olarak girdik ve oralarda yaptığımız konutlarla biz, o bölgede yaşayan vatandaşlarımıza insanca yaşamanın imkanını sağladık. Orada Kürtler yaşıyor, filanca yerde Türkler yaşıyor demedik. Buralarda benim vatandaşım yaşıyor dedik."

"Başarılı olmak isteyen yol açar"

Kentsel dönüşüm projeleriyle bir dönem şehrin varoşları olarak görülen alanların ibadethanesi, okulu, parkı, sağlık ocağı, spor tesisi olan cazibe merkezlerine dönüştüğünü dile getiren Erdoğan, "Bizden önce TOKİ sadece 43 bin konut üretebilmişken, bu rakam bizim dönemimizde 857 bine çıktı. TOKİ, Hindistan'dan Endonezya'ya, Pakistan'dan Srilanka'ya kadar yurt dışında hayata geçirdiği projelerle de ülkemizi gururla temsil etti" diye konuştu.

Erdoğan, "100 Bin Sosyal Konut Projesi"nde olduğu gibi TOKİ vasıtasıyla milyonlarca insanın kiradan bile düşük taksitlerle ev sahibi olduğunu, yıllarca kendisini kimsesiz, sahipsiz hisseden dar gelirli vatandaşların bugün TOKİ sayesinde modern, kaliteli, sağlıklı konutlarda oturduğunu, geleceğe çok daha güvenle baktığını vurguladı.

Türkiye'ye ve millete hizmetin önce gönül sonra da vizyon işi olduğunun altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti: "Millete ve ülkeye dair bir aşkınız, hedefiniz, idealiniz yoksa, hangi görevde olursanız olun o sizin için yüke dönüşür. Başarılı olmak isteyen önünde bir yol açar, istemeyen de muhakkak arkasına saklanacağı bahane bulur. Bizim için de 17 yıldır aralıksız sürdürdüğümüz hizmet mücadelesi hiçbir zaman dikensiz bir gül bahçesi olmadı. Her çalışmamızda olduğu gibi kentsel dönüşüm hamlesini de başlattığımızda birileri sürekli önümüze engeller çıkardı. Özellikle CHP ve güdümünde hareket eden kimi meslek odaları, projelerimizi sabote etmek için olağanüstü çaba harcadılar. Kimi zaman medya aracılığıyla, kimi zaman mahkemeler yoluyla bunlar fayda etmeyince de sokaklar kışkırtılarak mega projelerimiz durdurulmaya çalışıldı."

"Burada Türkiye'nin en büyük kütüphanesini açacağız"

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin kendisinin değil milletin evi olduğunu belirten Erdoğan, burada çok amaçlı salonların, ibadethanenin olduğunu söyledi.

Erdoğan, bunun yanında kısa zaman içerisinde burada Türkiye'nin en büyük kütüphanesini açacaklarını, 5 milyon ciltli, elektronik ortamda bütün kitapların kayda gireceği, dünyanın mimari proje olarak estetiğiyle, her şeyiyle örnek olan bir kütüphaneyi bitirdiklerini kaydetti.

Kütüphanenin 24 saat açık olacağını, gençlerin burada hem derslerini çalışıp hem kitap okuyabileceğini, içeceklerini içip kek ve simit yiyebileceklerini ifade eden Erdoğan, "Çünkü bu millete bu yakışır. Bizim gençliğimize bu hizmeti vermek bizim görevimiz ve biz bunu kendi cebimizden zaten vermiyoruz. Milletin verdiğini, milletin evlatlarına veriyoruz. Değişen bir şey yok. Ve bunu hazmedemeyenler var" diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile ilgili çok kez "ruhsatsız bina" denildiğini hatırlatan Erdoğan, "Danıştay burayla ilgili kararını açıkladığı halde. 'Burada ruhsat problemi yoktur.' demesine rağmen bakıyorsunuz, Ana muhalefetin başı ikide bir buranın ruhsatsız olduğunu söylüyor. Danıştayın belgesi ortada. Daha ne istiyorsun? Öyle veya böyle o konuşuyor biz yolumuza devam ediyoruz ve devam edeceğiz" ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte de vatanperver, milliyetperver bütün devlet adamlarının karşılarına hep başını CHP'nin çektiği zihniyetin dikildiğini söyledi.

İstanbul'da yapılan Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti: "Bu köprünün temelini attık, köprü yükseliyor bunlar karadan ulaşamadılar, denizden ulaşarak gösteri yaptılar. Aynı şekilde Marmaray'ı yaparken bu işi mahkemelere taşıdılar. Ama onlar mahkemeye taşıdı, biz mahkemelerden 'yürü' kararını aldık ve Marmaray'ı yaptık. Şimdi Marmaray'dan milyonlarca vatandaşımız denizin altından Avrupa'dan Asya'ya, Asya'dan Avrupa'ya gidiyor. Aynı şekilde Avrasya'dan da yine denizin altından araçlar gidiyor, geliyor. Bütün bunlar Türkiye'nin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Nereden nereye geldiğimizi gösteriyor."

Erdoğan, bu gidişin sıradan bir gidiş olmadığını, bunlar yapılmamış olsa 20 yıl önceki durum düşünüldüğü zaman Türkiye'ye "çok ilkel bir ülke" denileceğini söyledi.

"Biz şimdi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıktık" diyen Erdoğan, Türkiye'nin G20 ülkeleri içerisinde 17'nci, Avrupa'da ise 6'ncı sırada olduğunu vurguladı.

Adnan Menderes'ten Turgut Özal'a, Necmettin Erbakan'dan Alparslan Türkeş'e kadar tüm vizyon sahibi liderlerin CHP zihniyetinin saldırılarına maruz kaldığını kaydeden Erdoğan, "Millete faydası dokunacak tüm eserler daha fikir aşamasında CHP zihniyeti tarafından çeşitli bahanelerle öldürülmeye çalışılmıştır" dedi.

"Bunların işletme kabiliyeti yok"

Arifiye'de bulunan Tank Palet Fabrikası'na değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yatıyor kalkıyor bu 'Tank Palet Fabrikası'nı yabancılara sattılar.' diyor. Burada 'satış' diye bir şey yok. Tank Palet Fabrikası zararda olan bir yer, teknolojisi ileri teknoloji değil. Üç firma katılıyor, BMC firması bu ihaleyi alıyor. Satış değil kiralama işletme ihalesini alıyor. Buraya da 50 milyon dolarlık yatırım yapma şartıyla burayı alıyor. Ne kadarlığına? 25 yıllığına. Bunların işletme kabiliyeti yok. Hayatlarında bunlar beş koyun gütmemişler zaten de güdemezler."

Kocaeli'deki kağıt fabrikası SEKA'nın bitmiş, batmış zarar eden bir fabrika olduğunu anlatan Erdoğan, "Biz SEKA'yı kapatacağız, dedik. Özel sektör kağıdını üretsin, gazeteler vesaire oralardan alsın. Ne yapacaksınız? Makinelerin olduğu bölümü tamamıyla bir müze haline dönüştüreceğiz. SEKA'nın olduğu alanı da Kocaeli halkına hizmet veren dev bir millet bahçesine dönüştüreceğiz. Fabrika'da çalışanları da Kocaeli Belediyesi'nde iş temin etmek suretiyle onları da orada istihdam ettik" şeklinde konuştu.

Şu anda SEKA'nın bir müze olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün çevresinin millet bahçesi olduğunu, Kocaeli'nin sakinlerinin burada yürüyüşlerini yaptığını kaydetti.

Fabrikanın da müze olarak icraatına devam ettiğini aktaran Erdoğan, "Buradan kar mı zarar mı edeceğiz? Biz kar etmenin yolundayız. Bu neyle oluyor? Bazen bu sosyolojik anlamda bir kara dönüşüyor. Bazen de bu zarar etmektense zarar etmemek daha evladır diyerek yola devam ediyorsunuz. Yaptığımız bu" dedi.

Erdoğan, İstanbul Havalimanı'ndan da vazgeçirilmeye çalışıldıklarını, bunun için Gezi olayları dahil her türlü provokasyonun denendiğini söyledi.

İstanbul Havalimanı'nın dünyanın ilk üç havalimanından bir tanesi olduğuna işaret eden Erdoğan, Almanların Berlin'de havalimanı yapmak için 17 yıldır çalıştığını ancak bitirilemediğini kaydetti. Erdoğan, "Almanlar Alman hükümetine diyorlar ki 'Türk müteahhitlere verin, gelsinler bu havalimanını bitirsinler. Berlin Havalimanı'ndan daha büyüğünü de yaptılar.' diyorlar. Evet şu anda dünyanın ilk üçü içerisinde İstanbul Havalimanımız." değerlendirmesini yaptı.

 "Sağlıklı bir nefese devletini feda eden kültürden geliyoruz"

"İstanbul Atatürk Kültür Merkezi projesini rafa kaldırtmak için yapmadıklarını bırakmadılar." ifadesini kullanan Erdoğan, inşaatın hızla devam ettiğini, Taksim'deki Atatürk Kültür Merkezi'nin opera binası olarak bitirileceğini, kısa bir süre sonra lansmanını yapacaklarını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehir hastanelerini karalamak için kimi kurgu kimi yalan nice haber uydurulduğunu belirterek, şöyle konuştu: "İkide bir çıkmış, 'Zarar ediyor.' Böyle bir şey yok da... İnsana hizmet noktasında, insanımızın sağlığı noktasında gerekirse zarar da ederiz. Var mı başka bir diyeceğin? Biz farklı bir kültürden geliyoruz. Nedir o? 'Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.' Biz sağlıklı bir nefese devletini feda eden bir kültürden geliyoruz. Şunu düşünmek lazım. Sen bu ülkede SSK'nin genel müdürlüğünü yaptın. SSK'nin genel müdürlüğünü yaptığın zaman bizim vatandaşımıza verilecek ilaç yoktu. İlacı veremiyordun. Hastaların odasına girildiği zaman oda değil koğuştu. Üç, beş kişi aynı odada yatıyor. Hepsinden öte serum şişeleri, kan, bütün çöplük böyle bir rezalet içerisinde. Röntgen için gün alacaksın 7 ay sonraya. Böyle bir durumdan geldik. Kimdi SSK'nin başında? Sen... Sen SSK'yi yönetemedin. Şimdi biz şehir hastaneleri gibi dev hastaneler yapıyoruz. Bundan rahatsız oluyorsun, eline diline dursun."

Sadece yatırımların, alt yapı projelerinin engellenmediğini hak ve özgürlükler alanında da benzer bir çabanın içine girildiğini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti: "Kamuda başörtüsü düzenlenmesine 'hayır' dediler. Meslek liselerinde katsayı zulmünün kaldırımasına 'hayır' dediler. 4+4+4 ile eğitimin özgürleşmesine 'hayır' dediler. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle demokrasinin güçlenmesine 'hayır' dediler. Bölücü terör örgütü PKK ve ülkemizin gördüğü en büyük ihanet çetesi olan FETÖ'yle mücadeleye 'hayır' dediler ve bu teröristleri 'arkadaşlar' diye nitelediler. Savunma sanayinde dışa bağımlılığı azaltacak kritik projeleri küçümsediler, hatta karaladılar. Biz göreve geldiğimizde yüzde 20'si savunma sanayinde yerliydi ama şimdi yüzde 70'i yerli."

 

Kategoriler Gündem
Yorumlar