'Faizler inmeseydi çok daha iyi bir yerde olurduk'

Ekonomist Mahfi Eğilmez, faiz indirim süreci sonrası devreye alınan ürünlerin faizin boşluğunu bir türlü dolduramadığını söyledi. Eğilmez, yeni ekonomi modeli olarak benimsenen heterodoks politika için “Lafını telaffuz ederken bile dikkat etmek lazım. Bu bir çözüm değil” değerlendirmesini yaptı.

Abone ol
Abone ol Haberi dinle

Ekonomist Mahfi Eğilmez, 4 ayda 5 puanlık faiz indirimi sonrası atılan adımlarla ‘boşluğun’ bir türlü doldurulamadığını söyledi.

Kısa süreler içerisinde sık değişen ekonomi politikaları yerine, riskleri azaltmaya odaklanılması gerektiğini vurgulayan Eğilmez, Türkiye’nin 550-600 arasındaki CDS primi ile dünyanın en riskli ülkelerinden biri olduğunu anımsattı ve “Riskler azaltılırsa kur düşer, enflasyon önlenir. Bu yüksek risk primiyle yabancı da yatırım yapmaz” dedi.

Dünya Web TV Yayın Yönetmeni Burcu Göksüzoğlu'nun sorularını yanıtlayan Ekonomist Mahfi Eğilmez, faiz konusunda yanlış bir yaklaşım benimsendiğine işaret ederek şu değerlendirmede bulundu:

"Eğer Merkez Bankası faizi yüzde 19’dan 14’e indirmeseydi biz bugün çok daha iyi bir yerde olurduk. Ne kur bu seviyelere gelirdi, ne de enflasyon. Bunu çok net görüyorum ben. Herkesin görüşüne saygı duyuyorum ama yanlış bir adım oldu. Karar alıcılar bunu görüyor mu veya görüyorsa bu konuda aynı fikirdeler mi onu bilemiyorum. Faizi indirdiğimizden itibaren atılan adımlara baktığımızda onun yerine birçok enstrüman devreye sokuldu. Kur korumalı mevduat hesabı geldi, başka adımlar da geliyor. Ama faizin boşluğunu bir türlü dolduramıyor.”

'Yüksek enflasyon aslında ciddi bir kriz'
Ekonomide bu yılın en önemli risklerinden birinin enflasyon olduğunu söyleyen Eğilmez, “Kur riski arttı. Bizdeki enflasyon zaten büyük ölçüde maliyet enflasyonu. Maliyeti de etkileyen en önemli olay kurdaki yükselişler. Çünkü kur yükseldiği zaman ithal girdilerimizin maliyeti artıyor. Üretimde ithal girdiye çok bağımlıyız. Bu nedenle üretim maliyetlerimiz dolayısıyla fiyatlarımız ve enflasyon artıyor” dedi. Ekonomist Eğilmez’in “Hiperenflasyon yaşanır mı?” sorusuna yanıtı ise şöyle:

“Hiperenflasyon sözü sokakta farklı tanımlanıyor. Hiperenflasyon dediğimiz şey aylık yüzde 50’li enflasyon demektir. Yıllık yüzde 500’lere 600’lere varan… Pek oraya gidecek gibi görünmüyoruz. Ama yüksek bir enflasyonla devam edeceğiz. Türkiye aşağı yukarı 50 yıldır yüksek enflasyonla büyüme yaşıyor. Bazen büyüme küçülmeye dönüştüğü zaman stagflasyona girip çıkıyor. Ama esas itibariyle yüksek enflasyonlu büyüme yaşıyoruz. İnsanlar yüksek enflasyonu bir kriz olarak görmüyor. Halbuki bu ciddi bir kriz.”

'Heterodoks lafını telaffuz ederken bile dikkat etmek lazım'
Hazine ve Maliye Bakanı Nebati'nin işaret ettiği ‘heterodoks politikalar’ hakkında da değerlendirme yapan Eğilmez, 'heterodoks' yaklaşımının doğru ifade edilmediğine dikkat çekerek şöyle konuştu:

“Öncelikle heterodoks politikalarla neyin kastedildiğini netleştirmek gerekiyor. Ortodoks karşıtı heterodoks olarak algılanıp öyle anlatılıyor. Gerçeği de belki öyle ama bizde anlaşılan biraz farklı… Heterodoks dediğimiz şey aslında gelirlerin dondurulması; ücretlerin, kiraların, fiyatların dondurulması demek. Bu öyle telaffuz edildiği gibi kolay kolay uygulanabilecek bir şey değil. Bunu Latin ülkeleri uyguladılar ve hepsinde karaborsa ortaya çıktı. Bu uygulama iki üç ay devam ediyor ve daha sonra karaborsa çıkıyor. Bizde de 70’lerde benzer politikalar uygulandı. Margarin kuyrukları, benzin kuyrukları, sigara kuyrukları vs. bunların oluşma nedeni buydu. Fiyat Kontrol Komitesi vardı ve izin verilmezdi fiyat artışlarına, bu nedenle de karaborsa oluşurdu. Heterodoks politika lafını telaffuz ederken bile dikkat etmek lazım, bu bir çözüm değil.”

'Mucize aramaya gerek yok, işin sırrı ortada'
Mahfi Eğilmez, ekonomide dengeli ve istikrarlı bir görünüme kavuşmanın tek çözümünün; gerçeği ve hatayı kabul etmek olduğunu vurgulayarak şunları aktardı:

“Demokrasinin iyileştirilmesi, hukukun üstünlüğü, TCMB’nin bağımsızlığı, verilerin güvenirliği gibi temel konuların çözümüne gitmek lazım. Bunlar riskleri düşürebilir ve bu şekilde enflasyonu da önleriz. 2001 krizinden sonra Türkiye’nin uyguladığı hemen hemen buydu. Ne hukukun üstünlüğü ne demokrasi bozulmadan bankacılık reformu yapıldı, kamu maliyesinde disiplin sağlandı, paradan altı sıfır atıldı ve en önemlisi Avrupa Birliği ile tam müzakere dönemi başladı. O dönemlerde beklentiler iyileştiği için Türkiye hep iyiye gitti. İşin sırrı biraz burada saklı. Bu dönem sonrası bozduğumuz bu yapısalları dönüp düzeltmemiz lazım başka bir mucize yok. Bizim topraklarda mucize inançları çok fazladır, bir şey olacak, bir şey yapacağız, enflasyon düşecek böyle bir şey yok.”

Kategoriler Ekonomi
Yorumlar