“Şirketler öz kaynaklarına dönmeli”
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Vahdettin Ertaş, "Türkiye'de şirketlerin artık daha fazla banka kredileri ile büyüyemeyeceğine inanıyorum. Özkaynak ile finansmanın önemli olacağı bir döneme giriyoruz" diye konuştu.
Abone olSermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Vahdettin Ertaş,
Türkiye'de şirketlerinin artık daha fazla banka kredileri ile
büyüyemeyeceğine inandığını belirterek, "Özkaynak ile finansmanın
önemli olacağı bir döneme giriyoruz. Fed önümüzdeki dönemde
faizleri artıracak. Paranın kullanım maliyeti artacak. Geriye
seçenek olarak hisse senedi piyasası kalıyor. Şirketlerin mutlaka
bu alternatifi ciddi şekilde kullanmaları ve yatırımcılarında bu
alana yönelmeleri gerekir diye düşünüyorum" dedi.
Ertaş, Türkiye'nin son 10 yılda ortalama yüzde 5 büyüdüğünü ancak
petrol fiyatlarının geçmişte olmadığı kadar sürekli arttığı ve 3
katına kadar da çıktığı başka bir dönem olmadığını dile getirerek,
bunun Türkiye için büyük bir şansızlık olduğunu ve Türkiye'nin buna
rağmen yüzde 5 büyüdüğünü anlattı.
Türkiye'de orta gelir tuzağı ihtimali olduğuna dikkati çeken Ertaş,
"Gelişmiş ülkelerde kişi başına gelirler 40 bin doların üzerinde.
AB'de 30 bin dolar civarında. Biz son 10 yılda gelişmekte olan
ekonomilerden pozitif ayrıştık. Onlardan daha iyi büyüdük. Ancak
önümüzdeki 10 yıl içinde bir sıçrama yapmamız gerekiyor. Kişi
başına 25 bin dolar hedefine ulaşmak için büyümede yüzde 5'in
üzerinde sürekli olan bir trendi yakalamamız gerekiyor"
açıklamasında bulundu.
En zayıf not tasarrufa
Ertaş, Türkiye'nin karnesinde en zayıf olan notunun tasarruflarla
ilgili olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "SPK'da bundan
rahatsız. Biz istiyoruz ki insanlar gelirlerin bir kısmının
tasarruf etsin, mali araçlarda değerlendirsin. Borsa büyüsün,
yatırım araçları çeşitlensin, piyasalar derinleşsin. Ama Türk halkı
tasarruf etmek yerine harcamayı, tüketmeyi daha çok sevdi. Diğer
ülkelerden de ciddi şekilde ayrıştık. Önümüzdeki dönemde
sermaye piyasalarının büyümesi için tasarruf oranlarını artırmamız
gerekiyor. Sadece sermaye piyasalarını geliştirmek için mi? Hayır.
Türkiye genç bir ülke. Yatırım ihtiyacı olan bir ülke. Eğer kendi
kaynaklarımızla tasarruf edemiyorsak. Borçlanıyoruz. Borçlanmada
bize cari açık olarak yansıyor. Başkaları da bizi kırılgan ülke
olarak değerlendiriyor. Bu tabloyu düzeltmek için önümüzdeki tek
seçenek, tasarruf oranını yukarı çekmek. 2023 yılına kadar
tasarrufların milli gelire oranında yüzde 20 gibi bir oranı
yakalamamız şart gibi görünüyor."
Türkiye'de cari açığın finansmanı konusunu da değinen Ertaş,
Türkiye'nin geçmişte cari açığın finansmanı ile ilgili bir sorun
yaşamadığını gelecek dönemde de böyle bir sorun yaşamayacağını
belirtti. Türkiye'nin yatırım ihtiyacı olan bir ülke olduğunu
belirten Ertaş, "Türkiye nüfusunun yaş ortalaması 29 olan bir ülke.
Bu tasarruf açısından olumsuz bir tabloyu ortaya çıkarırken,
tüketim açısından da tetikleyici bir unsur. Yatırımlarda 2000'li
yılların başına göre biraz daha iyi durumdayız. Ama yatırımlarımızı
da yabancı kaynaklarla finanse ediyoruz. Burada finansmanı yerli
kaynaklara özellikle de sermaye piyasalarını kullanarak yapmamız
gerekir diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
“Mali sektör çok fazla büyümedi”
Türkiye'de mali sektörü çok fazla büyüyemediğini vurgulayan Ertaş,
sözlerine şöyle devam etti: "Bankacılık sektörü son 10 yılda
yaklaşık 8 kat büyümesine rağmen sermeye piyasalarını aynı hızla
büyütemedik. Sadece büyüklük olarak değil, sermaye piyasaları mali
araç enstrümanlarını da çeşitlendiremedik. Regülasyon olarak hemen
hemen her şeyimiz var. Ama uygulamada eksikliklerimiz var.
Türkiye’de toplam finansal varlıklar içerisinde hisse senedinin
payı yüzde 5,69. Hindistan'ın bile gerisindeyiz. Dolayısıyla
sermaye piyasaları pek çok yönü itibariyle geliştirmeye muhtaç
olduğumuz bir sektör. Neler var ? Yüzde 48 Türk Lirası mevduat.
Yüzde 27 döviz tevdiat hesabı. Yüzde 5,33 katılım hesabı.
Topladığımız zaman tasarruflarımızın yüzde 85'inin bankacılık
sektöründe mevduat olarak değerlendirildiğini görüyoruz. Hele hele
döviz tevdiat hesabını açıklamak da ciddi şekilde zorlanıyoruz.
Türkiye 292 milyar lirasını yabancı ülkelerin parasında niçin
değerlendirir? Getirisine uzun dönemli baktığımız zaman dönem
dönem istisnalar olmuştur. Ama istatistikler en az getirinin burada
olduğunu gösteriyor. Ama bunu bir türlü çözemedik. Buradaki
oranının yarısını hisse senedi piyasasında kaydırırsak bugünkü
ulaştığımız borsanın yaklaşık 3 katı bir büyüklüğe ulaşırız ki o
gün herhalde problemlerin bittiği bir dönem olacaktır. Bunu
inşallah hep birlikte göreceğiz."