Goldman: TCMB’nin asıl sınavı enflasyon beklentisi

Goldman Sachs, son güncel raporunda Türkiye’nin Mart ayındaki döviz rezervi kaybının abartıldığını savundu. Raporda, TCMB’nin asıl sınavının enflasyon beklentilerini kontrol altında tutmak olduğu vurgulandı.

Abone ol
Abone ol Haberi dinle

ABD’li yatırım bankası Goldman Sachs, Türkiye ekonomisine ilişkin yayımladığı son değerlendirme raporunda, Mart ayında yaşanan döviz rezervi kaybının “abartıldığını” savundu. Bankaya göre, net rezervler 2023’e kıyasla hâlâ güçlü seviyelerde bulunuyor.

Raporda, Türkiye’nin ekonomi programının başarısının büyük ölçüde Merkez Bankası rezervlerindeki artış ve enflasyondaki düşüşle ölçüldüğü hatırlatıldı. Ancak Goldman Sachs, görünümün ilk bakışta olumsuz görünse de bu algının yanıltıcı olabileceğini ifade etti.

“Net rezervler düşse de 2023'e göre hâlâ sağlıklı bir seviyede. Ayrıca, Türk özel sektöründe TL cinsinden tasarrufa dönüşte belirgin bir hareket görülmedi,” denilen değerlendirmede, Mart ayındaki rezerv kaybının büyük ölçüde yabancı yatırımcıların çıkışlarından kaynaklandığı vurgulandı.

Yeni kayıp riski düşük

Banka, şu anda yabancı yatırımcıların Türkiye’deki pozisyonlarının oldukça sınırlı olduğunu ve düşük seyreden cari açık sayesinde yeni bir rezerv kaybı riskinin azaldığını belirtti. Ayrıca, Türk bankacılık sisteminin güçlü fonlanma koşullarını koruduğu ve bunun rezervleri destekleyebileceği ifade edildi.

Enflasyon beklentileri belirleyici olacak

Raporda, TCMB’nin asıl sınavının enflasyon beklentilerini kontrol altında tutmak olduğu vurgulandı. Aralık-Mart döneminde yaşanan para politikası gevşemesinin bu konuda işi zorlaştırdığı kaydedildi.

TL'de değer kaybı stratejik bir tercih

Goldman Sachs, Merkez Bankası’nın son dönemde Türk Lirası’ndaki değer kaybına izin vermesinin iki temel hedef taşıdığını savundu: TL’nin reel değer kazanmasının önlenmesi ve yüksek faiz ortamında carry trade girişlerinin caydırılması.

Banka, geçmişte yaşanan carry trade hareketlerinin TL’nin hızlı değer kazanmasına yol açtığını ve bunun yüksek maliyetli müdahaleleri beraberinde getirdiğini hatırlattı. Ancak bu politikaların Mart ayında yaşanan dalgalanma sırasında sınırlı fayda sağladığına dikkat çekti.

Raporda, TL’nin vadeli piyasalarda değer kaybına rağmen hâlâ pozitif getiri sunduğu belirtilirken, tahvil piyasasında mart sonrası yaşanan yeniden fiyatlamanın yatırımcılar açısından cazip seviyeler oluşturduğu ifade edildi.

Kategoriler Ekonomi
Yorumlar