IMF'den Türkiye değerlendirmesi

Uluslararası Para Fonu, Türkiye ekonomisinin kısa vadede güçlü büyümeyi korumasını ve enflasyonun adım adım düşmeye devam etmesini beklediğini açıkladı. IMF’nin 4. Madde konsültasyonu kapsamında hazırlanan değerlendirmede, son dönemde uygulanan para ve maliye politikalarının önemli sonuçlar verdiği vurgulandı.

Açıklamada, enflasyondaki kademeli düşüş, liraya güvenin artması ve rezervlerdeki güçlenmenin dikkat çekici gelişmeler olduğu belirtildi. Büyümenin hâlen sağlam seyrettiği, risklerin geçen yıla göre azaldığı ancak ortamın zorluğunu koruduğu ifade edildi. Bu süreçte TCMB’nin reel faizleri yüksek tutmak ve finansal riskleri sınırlamak için birden fazla araç kullanmasının iletişimi zorlaştırdığı da değerlendirildi.

IMF, bu yıl bütçe açığındaki gerilemenin fiyat baskılarını sınırladığını belirtti. Buna karşın dezenflasyondaki yavaşlığın ekonomiyi iç ve dış şoklara karşı hassas bıraktığı ve bunun istikrar açısından maliyet yarattığı ifade edildi.

Fon, daha istikrarlı bir patika için maliye politikasında gelir odaklı sıkılaştırmanın, daha sıkı para politikasının ve ihtiyatlı gelir politikalarının öncelik olması gerektiğini bildirdi. Bu adımların büyümeyi geçici olarak yavaşlatabileceği, fakat işgücü piyasası, ürün piyasaları ve rekabetçiliği güçlendirecek yapısal reformlarla bu etkinin dengelenebileceği aktarıldı.

Açıklamada, bütçe açığındaki iyileşme, rezervlerde artış, cari açıkta daralma, pozitif reel faizler ve liraya güven gibi göstergelerin son dönemde kaydedilen başarıyı desteklediği belirtildi. IMF, kısa vadede büyümenin güçlü kalmasını, enflasyonun ise kademeli olarak gerilemesini bekliyor. Bu yıl GSYH büyümesinin yüzde 3.5 olacağı öngörülürken, 2026’da daha gevşek mali duruş ve düşen politika faizleri ile büyümenin yüzde 3.7’ye çıkacağı tahmin ediliyor.

Enflasyonun 2025 sonunda yüzde 33 seviyesinde olacağı öngörüsü paylaşılırken, ücret artışlarının ılımlı seyretmesi ve ataletin zayıflamasıyla fiyat baskılarının azalacağı belirtildi. IMF, TCMB’nin hedeflerine ulaşması için politika faizine güçlü odaklanan bir çerçeveyle daha yüksek reel faizlerin gerekli olduğunu ifade etti. Kur politikasının ise aşırı oynaklığı azaltmaya yönelmesi gerektiği kaydedildi.

Finans sektörünün genel olarak sağlıklı olduğu belirtilirken, döviz likiditesi risklerinin takip edilmesi gerektiği, denetim çerçevesinin ise güçlendirilmeye devam edilmesi gerektiği aktarıldı.